Hafta sonu, Nisan ayı için alışık olmadığımız bir hava durumunu yaşadık ve don, zaten zor durumda olan tarım üreticisinin ekmek teknesini, sofrasını, aşını ve cebini vurup perişan etti.
Üreticimiz şimdi kara kara düşünüyor, kimsenin ağzını bıçak açmıyor.
Öyle ya çocuklarının eğitim masraflarını nasıl karşılayacaklar? Banka borçlarını nasıl ödeyecekler? Çocuklarını neyle evlendirecekler?
Tüketiciler de aynı durumda... Özellikle de dar gelirliler ve emekliler...
Onlar ”Zaten bizler zar zor geçiniyorduk, maaşlarımız yetmiyordu. Şimdi bir de don zararı çıktı. Donun etkisiyle yeterli miktarda meyve sebze üretilemeyeceğinden, bir de gıda krizi yaşayacağız. Önümüzdeki günlerde ne yapacağız? Ateş pahası ürünleri nasıl satın alacağız, bilmiyoruz’’ diyorlar.
★★★
Oysa Mart ayında sıcaklıklar mevsim normalleri üzerinde seyretmiş ve güzel havalar doğayı erkenden uyandırıp çiçeklerin açmasına neden olmuştu. Ama beklenmedik Nisan soğukları sıcaklığı 0 derecenin çok çok altına düşürdü, ardından da don felaketi geldi. Öyle ki bazı illerimizde eksi 10-15 dereceler görüldü.
Uzmanlara göre Türkiye, son 30 yılın en soğuk Nisan ayını yaşadı....
★★★
Ülkemizin saygın bitki koruma uzmanlarından Prof.Dr. Mehmet Asil Yılmaz’a göre; donun verdiği zarar yüzünden çaydan tutun da üzüme, bademe, kayısıya, elmaya, fındığa, kiraza, nektarine, kiviye, armuta, ve tahıllara kadar varan çok geniş bir yelpazedeki ürünlerin yeterince hasadı artık hayal olmuş durumda.
Uzmanlar 36 ilimizin tarımsal ürünlerinin dondan ağır zarar gördüğünü belirtiyorlar. Don zararı illere ve ürünlerin çeşitlerine göre değişmekle beraber meydana gelen zararlar üreticilerin belini fazlasıyla büktü. Örneğin ülkemizin en önemli elma üretim merkezi olan ve “elmanın başkenti” olarak anılan Karaman’ın eski Ziraat Odası Başkanı Ziraat Mühendisi Ercüment Yılmaz, “Karaman’da sıcaklık bazı köylerde eksi 12’ye kadar düştü ve 16 milyona yakın elma ağacı zarar gördü. Bu ağır zarar nedeniyle bu sene elma üretimi gerçekleşmeyecek gibi görünüyor. Büyük bir olasılıkla donun zararı gelecek yılda da ağaçların meyve bağlamasına etki edecektir” diyor.
Elma üreticilerinin bazıları tarım sigortası da yaptıramadıkları için onların zararı daha büyük olacak.
Üreticilerin bakışları şimdi devlete çevrilmiş durumda. Zira çoğu borç harç içinde. Hepsi devletin “afet durumu” ilan etmesini, banka borçlarını ertelemesini ve düşük faizle veya faizsiz kredi imkanı sağlamasını bekliyor...
★★★
Evrende öylesine güzel bir denge kurulmuştu ki geçmişte sera gazları atmosferde bu denli yoğunlaşmıyordu. Sera gazların neden olduğu küresel ısınma sorunları da böylesine sıklıkla karşımıza çıkmıyordu.
Maalesef bu güzelim doğanın doğal denge düzeni sanayi devrimiyle, fosil yakıtların aşırı kullanımıyla bozuldu ve buna bağlı olarak iklimler değişti, hava, su, toprak kirletildi, kuraklıklar, çölleşmeler başladı.
Kış mevsimi sonbahar gibi oldu, sıcaklıklar arttı, zamansız, vakitli vakitsiz yağışlar, sağanaklar meydana gelmeye başladı.
Örneğin buzullar bile yavaş yavaş eriyor. Okyanuslardaki su seviyesi kabarıyor, toprak kaymaları artıyor. Seller, kasırgalar, donlar, daha sık sık görülüyor. Sonuçta ağaçlar meyvesiz kalıyor, üreticinin emekleri boşa gidiyor. Bazen de buğdayın, mısırın, ayçiçeğinin veya fasulyenin hasat etme sürecinde sağanak yağışlar görülebiliyor. Ardından da dolu yağıyor ve ürünler harap oluyor...
★★★
Peki, bu vahim gidişi durdurabilmek için neler yapmalıyız, ne gibi önlemler almalıyız?..
Öncelikle Paris İklim Anlaşması’na mutlaka uyulmalı. Tarım arazileri tarım dışı amaçlar doğrultusunda kullanılmamalı. Yenilenebilir enerji kaynakları yaygınlaştırılmalı. Bireysel araç kullanımı azaltılıp, kamucu anlayışla toplu taşımaya ağırlık verilmeli, böylece taşıtların egzoz gazlarının çevreye verdiği zararlar minimuma indirilmeli.
Ovalarımızın, dağlarımızın tepelerimizin yeşilliğe bürünmesi için ülke çapında ağaçlandırma seferberliği yapılmalı. Her bir ağacın, bir ormanlık alanın, her türlü yeşil bitki örtüsünün CO2 salınımının panzehri olduğu bilinciyle hareket edilmeli. Ayrıca atmosferdeki sera gazlarının menşei sayılan sanayi tesislerine yenileri ilave edilmemeli. Aksi takdirde yarınlarımızda küresel ısınmanın zararı hepimize dokunacak, faturasını çoluk çocuk hepimiz birlikte ödeyeceğiz. Ve zamanlı zamansız soğuklar, donlar, yağışlar, fırtınalar, seller, ulusumuza, insanlarımıza doğamıza onarılamayacak boyutlarda zarar verecek.
Bizden söylemesi...