Orman yangınlarını söndürmeye uğraşanların neler yaşadıklarını biliyor musunuz?

Dün bu satırları yazarken SÖZCÜ TV’nin İzmir muhabiri Gamze Elçi ile kameraman Cem Cengiarslan, şiddetli rüzgârın etkisiyle Çeşme otoyoluna sıçrayan korkunç yangını söndürmeye uğraşan itfaiyecilerin ve orman işçilerinin canlarını ortaya atarak sürdürdükleri nefes kesen mücadeleyi ekrana taşıyorlardı.

Odatv’de okuduğum bir habere göre; her yaz ateşle imtihana giren orman işçileri maalesef sayıca yetersizler. Bu nedenle üç işçinin yapması gereken işi bir işçi yapmak zorunda kalıyor.

Türk İş’e bağlı Tarım Orman İş Sendikası Genel Başkanı Birol Gök, çalışma koşullarının ağırlığına dikkat çekerek, “Personel eksik, kadrolu çalışan sayısı yetersiz. Bu da yangına müdahalede önemli olan sahada çalışan sayısını azaltıyor. İnsanca çalışma koşulları ve yangına etkili müdahale için ikili vardiya sistemi olmalı” diyor.

Gök’e göre; çok ağır koşullarda çalışan geçici işçiler 25-28 bin lira civarında ücret alıyor. 15 yıllık kadrolu işçinin ücreti de 35 bin bandında seyrediyor. İktidar ise yüzde 17 zam teklif ediyor.

Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, yangınla savaşan orman işçilerine günlük 53 TL verildiğine dikkat çekiyor.

★★★

Orman Bakanlığı’nda üst düzey görevlerde bulunmuş bir bürokrat olan Faruk Çebi’nin verdiği bilgilere göre de; orman yangınlarıyla mücadelede aya, mevsime ya da ağaç türüne bakılmaksızın meteorolojik verilerin anlık takip edilmesi ve ekstrem iklim koşullarında (yüksek sıcaklık, düşük bağıl nem, şiddetli rüzgar) ormancılığın tüm işleri askıya alınarak koruyucu önlemler için alarma geçilmesi gerekiyor. 

★★★

Çebi şu önemli tespitleri dile getiriyor:

- Orman yangınlarıyla mücadelenin gerçek kahramanları, canlarını ortaya koyarak köz üzerinde ter akıtan orman işçileridir. Yangınlarla mücadele onlarsız düşünülemez. Ancak bu isimsiz kahramanlar, yıllardır haklarını alamıyor, yangınlar söndürüldükten sonra da verilen sözler hep unutuluyor. (Oysa bu kahramanlar tüm yangınlarda uzuv kaybı yaşamak pahasına alevleri söndürmeyi başarıyorlar. Hatta bazen öyle aksi durumlarla karşılaşıyorlar ki şehit bile düşebiliyorlar.)

- Çağ dışı sistemler ve sorumluluk üstlenmeyen anlayışlar nedeniyle Türk ormancısı her yangında ateşle sınava tabi tutuluyor. Köz üzerine ter akıtan bu kahramanların dünyada başka örneği olmayan destansı mücadelesi bürokratik oligarşiye heba ediliyor!

- Orman yangınlarıyla mücadele vatan savunmasına benzer. Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, tüm canlılar ve onların yaşam alanlarıdır...

Çebi “Ormanlarımız neden yanıyor?” sorusunu da şöyle cevaplıyor:

“Ekstrem iklim koşullarında ormana sıçrayan en ufak bir ateş parçasının süratle büyük bir faciaya dönüşme olasılığı çok yükseliyor. Bu durumda teyakkuza geçilerek en ufak bir kıvılcıma anında müdahale edilmesi zorunlu oluyor. Elimizdeki olanaklar ise ne yazık ki bazen yetersiz kalıyor. Bundan dolayı da -şu günlerdeki gibi- aynı zaman diliminde, geniş alanlarda ve çok sayıda orman yangını yaşanabiliyor.

Son yıllarda kuraklığın etkisiyle orman yangınlarının büyüme istidadı çok artmış durumda. İklim değişimi, orman yangınlarıyla mücadele anlayışını sil baştan yenilemeyi zorunlu hale getirmiş bulunuyor.

★★★

Önleyici tedbirlerin alınmasında ve yangınların söndürülmesinde yerel yönetimlerin de sisteme doğrudan dahil edilmeleri gerekiyor. Yangınlar otel dahil, her türlü yapılaşmayı kolaylaştırmıyor, bilakis daha da zorlaştırıyor. Gerçekleri bilmeden konuşmak ormanlarımıza yapılabilecek en büyük kötülük oluyor. Unutmayalım ki ormanlar hepimizin. Yanan ormanların yapılaşmaya açılması mevzuata göre mümkün değil. Yangından önce verilmiş bazı otel izinleri, toplumun bu gerçeğe inanmasını zorlaştırıyor. Bu nedenle yangından önce verilen otel izinlerini yangından sonra iptal edecek mevzuat değişikliğine ihtiyaç var.

Bunların yanı sıra hava filomuz hiç zaman yitirmeden güçlendirilmeli.

★★★

‘Çok şükür can kaybı yok!’ demek de yanlış bir söylem.

İnsan kaybı yaşanmayan orman yangınlarından sonra ‘can kaybı yok’ denilmesi, yanan ormanların da canlılardan oluştuğu ve yüz binlerce cana yuvalık yaptığı gerçeğini dikkatlerden uzaklaştırıyor...”