Emin Şirin’den Şükrü Elekdağ’ı destekleyen öneriler...

Tüm öngörüleri doğru çıkan emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ’ın dün bu köşede yayımladığım, “Türkiye İttifakı Kriterleri: Ortak Geleceğin Temellerini Atmak” başlığı altında özetlenebilecek önerisi, kamuoyundan büyük ilgi gördü. Öneriyi demokrasimizin geleceği açısından hayati önemde bulduğunu ifade edenlerden biri de, deneyimli siyasetçi ve düşünür Emin Şirin’di. Sayın Şirin düşüncelerini bu köşe için kaleme aldığı bir mektupla paylaştı. Kendisine teşekkür ediyor ve mektubu değerlendirmenize sunuyorum: 

★★★

“Sevgili Uğur Bey,

Ülkede “kaht-ı rical” yaşadığımız şu dönemde, tam bir devlet adamı vasfına sahip, bilgi birikimi ve enerjisiyle çok saygı duyduğumuz Şükrü Elekdağ’ın mektubunu — her zamanki gibi — büyük bir ilgiyle okudum. Gerçekten çok önemli. Birkaç açıdan özellikle kıymetli buluyorum:
Birincisi; Türkiye’nin yönünü hukuk devleti ve demokrasi hedefinden hiç vazgeçmeden koruyabilmesi için muhalefetin, güçlü bir demokratik gelecek adına bir ulusal mutabakat etrafında birleşmesi şart. Bu çerçevede de Avrupa Birliği’nin demokratik standartlarını temel almak çok önemli. Türkiye, 2000’li yılların başına kadar bu hedefte yürümeye gayret ediyordu. Rahmetli Mesut Yılmaz’ın 1999’da söylediği “Avrupa’nın yolu Diyarbakır’dan geçer” sözü, aslında hedefi net bir şekilde işaret ediyordu. Bugün ise yaşanan her şey “Büyük Orta Doğu Projesi” kapsamında gelişiyor ve biz giderek Orta Doğulaşıyoruz. Oysa Orta Doğu’da bir tek hukuk devleti ve gerçek anlamda demokrasi yok.

★★★

İkinci önemli husus; demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne inanan partilerin ortak bir bildirgeyle bu iradeyi ortaya koyabilmeleri. Türkiye’nin yeniden hukuk devleti rayına oturabilmesi için cumhurbaşkanının kim olacağından çok, parlamentoda anayasayı değiştirecek bir çoğunluğa ulaşabilmek hayati. Bu da muhalefetin birlikte hareket etmesinden geçiyor. Sayın Elekdağ’ın işaret ettiği üzere; Sn. Müsavat Dervişoğlu’nun — partisini tekrar yukarılara taşıyan ve önemli işler yapan bir lider olarak — muhalefeti birlikte hareket etmeye çağırması ve buna karşılık Özgür Özel’in “muhalefetin birlikte durduğu her yerde iktidar çözülmeye başlıyor” cevabı son derece değerli. Bu yaklaşım, mutlaka somut adımlarla pekiştirilmeli.

★★★

Buradan hareketle, bir “Hukuk ve Demokrasi Mutabakat Bildirgesi” hazırlanması ve bu bildirge etrafında partilerin ve sivil toplumun birleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Böyle bir mutabakatın sağlayacağı avantajlar çok açık:
Türkiye’nin yeniden Avrupa Birliği standartlarına yönelmesi,
- Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması,
Güçlü bir parlamenter işleyişin tesisi için yeni bir anayasal çerçeve,
- Siyasi partiler arasında asgari müştereklerde işbirliği kültürünün gelişmesi.

★★★

Sayın Elekdağ’ın altını çizdiği bir başka önemli nokta da şu: “Bu kez dışarıdan yapılmış gibi değil, halkın kendi özlemlerinin bir sonucu olarak kabul edilmeli; bu kriterler bir dış politika tercihi değil, iç siyasetin demokratikleşmesi için bir yol haritası olmalıdır.” Oysa bugünkü gelişmeler, dış konjonktürün ve Büyük Orta Doğu Projesi’nin dayatması gibi görünüyor. Zannediliyor ki bu proje kapsamında Türkiye “yıldız” olacak. Tam tersine, bu süreç Türkiye’yi Orta Doğu bataklığına sürükleyip, hukuk ve demokrasiden uzaklaştırıyor.

★★★

Sayın Elekdağ ayrıca bu demokrasi ittifakının kurulmasında Özgür Özel’in ön alması gerektiğini vurguluyor. Katılıyorum; Özel parti içindeki sorunlarını çözer, kucaklayıcı olabilir ve geçmişte muhalefeti inciten bazı adımların yanlışlığını görüp telafi edebilirse, herhalde böyle bir inisiyatifi alabilir. Sayın Özel inisiyatifi kullanmayacaksa o takdirde başta İYİ Parti olmak üzere diğer muhalefet partileri bu daveti yapabilirler, yapmalıdırlar. Bu durumda seçmen de hangi partinin nerede durduğunu açıkça görme imkânına kavuşur.

★★★

Eğer bu adımlar atılır ve kalıcı, ilkeli bir muhalefet ittifakı doğarsa, bunun seçim sonuçlarına etkisi çok büyük olur. Çünkü siyasetin pratik gerçeği, her partinin öncelikle seçimde başarıyı hedeflemesidir. Bu nedenle konuyu, Altılı Masa’nın bütün hatalarından ders çıkararak yeniden ele almak büyük fayda sağlayacaktır.

Sevgili ve saygılarımla,

Emin ŞİRİN”